Bir Dost Gittiğinde...

Bir telefon ahizesinde oruç sessizliğinde yankılanıyor sesin son kez kulaklarımda: "Lütfen yapma, ama yapsan dahi ben hep buradayım dostum..." Beş sene sonra kendimi ilk defa yazarken buluyorum; beş koca sene sonra kendimi ilk defa kâğıda ve kaleme akıtırken... Biliyorum hayat, bu yine senin ince bir oyunun. Sevdiklerimi izliyorum sahnende ve bir gün aniden Işıklar kapanıyor ve birileri eksiliyor oyundan. Kanadım kanaylı... On beşimde Otuz üçümde kan revanım ben abi, özenle hazırlanmış kahvaltı masasında aile sıcaklığında kanıyorum. Kimse yoksa biz varız sıcaklığında tavşankanı çay gibi kanıyorum. Haydi dökelim sırlarımızı, sofrasında aşkımı da nefretimi de anlatabildiğim o abi yâdigarında ben kanıyorum ve tüm dünya buna müsaade, bir an dahi ola müsaade ediyor. Arka fonda Peter Gundrey çalıyor. Küçük bir notped'de ve ben yalnızca kanıyorum... Yazmamaya ant içeli beş sene olmuş. Birkaç sene olmuş Ayhan Abi'yi karşı sokağa uğurladığımız... Ben Ayhan Abi'yi evine bır...