Yerin yüzlerce metre altında hayatını kaybeden maden işçilerinin anısına hürmetle ve duayla...
Kendine geldiğinde hiçbir şey göremiyordu. Kör olduğunu zannetti önce. Başını yokladığında ışıklı bareti yerinde değildi. Zifiri karanlıkta el yordamıyla aramaya başladı baretini. Daha sonra hareket edemeyecek kadar küçük bir çukurda olduğunu fark etti. Patlamadan önce en yakınında bulunan arkadaşı Sami'ye seslenmek için dudaklarını araladı, sesi çok kısık ve hırıltılı çıkmıştı. Bir kez daha seslenmeyi denedi. Bu sefer biraz daha yüksek ama yine hırıltılı çıkan sesi küçücük kuyunun içinde yankılandı. Yerin yüzlerce metre altında mahsur kaldığını anlaması fazla uzun sürmemişti. Kaderine razı olup kurtarılmayı beklemekten başka bir çaresi yoktu. Ya gelemezlerse diye düşündü, ya kurtulamazsa...
Bütün sevdiklerini bir bir hayalinde canlandırmaya başladı. Daha o sabah ilk adımlarını atmaya başlayan Samet'inin gözlerindeki parıltıyla yavaş yavaş bilinci aydınlandı:
Oğlunu kucağına ilk aldığında kendisinin sahip olamadığı bir hayatı yaşaması için var gücüyle mücadele etmeye karar vermişti. Samet yedi aylıkken ilk kez baba dediğindeyse, hayatı bütün olumsuzluklara rağmen daha bir yaşanılır olmuştu. O daha güzel bir dünyada yaşamalıydı. En güzel oyuncaklarla oynamalı en güzel giysileri giymeliydi. Ve de okumalıydı o, büyük adam olmalıydı. Sonuna kadar arkasında durup yemeyip içmeyip okutacaktı oğlunu. "Samet Bey'in babası" dediklerinde kasım kasım kasılacak etrafına gururla ve gülümseyerek bakacaktı.
Ne var ki hayat hayallerinde var ettiği imkanları sunmak için pek de cömert davranmamıştı ona. Çalıştığı çay ocağı kapanıp İşsiz kaldığında, oğluna mama alabilmek için borçlanmıştı fırıncı Rıza'ya. Birikmiş kira borcunu ödeyebilmek için evdeki eşyaların bir kısmını satmak zorunda kalmıştı. Bütün yoksulluğuna rağmen, hayatındaki en büyük şansı Fatma gibi bir eşe sahip olmasıydı.
Fatma’sı... biricik sevdiği... Şayet o olmasaydı, hayatın acımasızlığına katlanıp zorluklarına göğüs gerebilir miydi bunca zaman? Ömrünün baharında tanıdığı ve kaçarak evlendiği hayat arkadaşına gün yüzü gösterememişti, fakat o hiç şikayetçi olmamıştı bu durumdan. Maden ocağına işçi alınacağını öğrendiğinde yeniden bir ümit ışığı doğmuş, o gece uyumamış, erkenden başvurunun yapılacağı yere gitmiş ve saatlerce beklemişti.
İşe başladığı ilk gün eve yorgun argın döndüğündeyse, kendisini kucağında oğluyla karşılayan eşinin gözlerine uzun süreden beri ilk defa büyük bir huzur ve umutla bakabilmişti.
21 Kasım 2018 Çarşamba
5 Kasım 2018 Pazartesi
Müziğin Muhteşem'i: Muhteşem Süleyman
Müzik ruha hitap ederken kulaklar notaları duygulara nakşeden birer vasıtadır. Nağmeleri önce duyarsınız, sonra o nağmeler bilinçaltınızın derinliklerinden kimi zaman unutulan, kimi zamansa gün yüzüne çıkmayı bekleyen hislerinizi ortaya çıkarır.
Muhteşem Süleyman bu yüzden yaptığı işe sevdalı. O, ruhsal durum ve ortamsal pozisyonları iyi analiz ederek, yerli ve yabancı, yeni ve eski, popüler ve nostaljik müzikleri kulaklara eriştirmeyi kendine amaç edinmiş ender rastlanan bir DJ, bir müzik adamı. Neşeyi, hüznü, coşkuyu ve aşkı anlatan şarkılar hayatın birer anekdotlarıdır. Hangimizin bir şarkıyla anmadığı hatırası yoktur ki? İşte bu şarkıların seçimi de en az söylenmesi kadar önemlidir.
Süleyman Zümrüt, 1993 yılında Marmaris’te ‘Salon Bar’da başladığı müzik hayatını Radyo’da, Do-Re-Mi müzik evinde İhsan Sevim’le beraber devam ettirmiş, birçok popüler mekânda, ünlü ve dönemin önemli müzik insanlarıyla çalışarak başarıyla sürdürmüş, donanımlı ve birikimli bir alt yapıya sahip olmak için eğitim almış. Zaman zaman müzik eğitmenliği de yapmış, özellikle ‘Altın Adımlar’ müzik okulunda Erdal Çetin’le birlikte çalışarak birçok ismi müzik dünyasına kazandırmış. Halen birçok ünlü ismin danışmanlığını ve eğitmenliğini yapıyor.
“Müzik, aşkın ve insani duyguların en güzel tercümanıdır” şiarını kendine ilke edindiğini, her ne kadar meslek olarak icra etse de, aslolanın müziği sevmek olduğu fikrini benimsediğini söylüyor.
Sözün kısası, aşk ile icra edilen her iş başarıya gebedir ve o da başarısının sırrını buna bağlıyor.
Muhteşem Süleyman bu yüzden yaptığı işe sevdalı. O, ruhsal durum ve ortamsal pozisyonları iyi analiz ederek, yerli ve yabancı, yeni ve eski, popüler ve nostaljik müzikleri kulaklara eriştirmeyi kendine amaç edinmiş ender rastlanan bir DJ, bir müzik adamı. Neşeyi, hüznü, coşkuyu ve aşkı anlatan şarkılar hayatın birer anekdotlarıdır. Hangimizin bir şarkıyla anmadığı hatırası yoktur ki? İşte bu şarkıların seçimi de en az söylenmesi kadar önemlidir.
Süleyman Zümrüt, 1993 yılında Marmaris’te ‘Salon Bar’da başladığı müzik hayatını Radyo’da, Do-Re-Mi müzik evinde İhsan Sevim’le beraber devam ettirmiş, birçok popüler mekânda, ünlü ve dönemin önemli müzik insanlarıyla çalışarak başarıyla sürdürmüş, donanımlı ve birikimli bir alt yapıya sahip olmak için eğitim almış. Zaman zaman müzik eğitmenliği de yapmış, özellikle ‘Altın Adımlar’ müzik okulunda Erdal Çetin’le birlikte çalışarak birçok ismi müzik dünyasına kazandırmış. Halen birçok ünlü ismin danışmanlığını ve eğitmenliğini yapıyor.
“Müzik, aşkın ve insani duyguların en güzel tercümanıdır” şiarını kendine ilke edindiğini, her ne kadar meslek olarak icra etse de, aslolanın müziği sevmek olduğu fikrini benimsediğini söylüyor.
Sözün kısası, aşk ile icra edilen her iş başarıya gebedir ve o da başarısının sırrını buna bağlıyor.
(Mehmet Ferah / Magazinname)
12 Ekim 2018 Cuma
Elias Canetti'nin 'Kurtarılmış Dil'i yeniden raflarda
Elias Canetti, dil ve edebiyatla kurduğu organik ilişkinin temellerinin izini sürdüğü otobiyografik üçlemesinin ilk kitabı Kurtarılmış Dil'de, Balkan savaşlarının çetrefil dönemlerinde ayakta kalma mücadelesi verirken çokkültürlülüğün ve çokdilliliğin zenginleştirici atmosferinin yanı sıra, göçler ve yitimlerle tarazlanan çocukluk ve ilk gençlik dönemini tüm doğallığıyla, sözünü sakınmadan aktarıyor.
Rusçuk, Viyana, Zürich, Manchester gibi Avrupa’nın birbirinden farklı şehirlerinde atlatmaya çalıştığı travmaları ve entelektüel edimlerin peşinde farkına varmaksızın verdiği kendini gerçekleştirme mücadelesini, derin bir edebi perspektif ve içebakışla kaleme alıyor.
Çağdaş Alman edebiyatının yetkin kaleminin kişiliğine yön veren en derin anılara, edebi dehasının ve yazın yeteneğinin keşfini sağlayan ilk deneyimlere okuru ortak eden coşkulu bir dertleşme...
(Elias Canetti, Kurtarılmış Dil, Çev.: Şemsa Yeğin, Sel Yayıncılık 2018, Edebiyat, 344 s.)
Başka bir dünyaya açılan kapı: Edebiyat Postası
TÜRKİYE'NİN SANAT GÜNDEMİ
Türkiye
ve dünyadaki kültür-sanat hareketlerini takip etmek isteyenler için www.edebiyatpostasi.com,
özgün haber dili, benzersiz içerikleri ve alternatif habercilik anlayışıyla
okuyucularını farklı bir dünyaya çağırıyor. Günümüzün tek bir kanaldan çıkmış
gibi gözüken, birbirinin kopyası, boğucu ve magazinel bir dille bezenen
kültür-sanat anlayışından uzak bir duruşu olan Edebiyat Postası’nın çok yönlü ve
zengin haber içeriği, edebiyattan sinemaya, müzikten tiyatroya, yeni çıkan
kitaplardan sıradışı etkinliklere, festivallerden sergilere değin pek çok
kategoriyi içermekle birlikte, benzersiz içerik üreten özel haber ve
kültür-sanat söyleşileriyle de ön plana çıkmasını sağlıyor.
DÜNYANIN SANAT GÜNDEMİ
Avrupa,
Ortadoğu, Uzakdoğu, İskandinav sinemasının ya da Hollywood’daki gelişmelerin
yanı sıra, dizi filmlerle ilgili son dakika haberleri; edebiyat ve plastik
sanatlara ilişkin kapsamlı tanıtımlar; müzik ve tiyatro alanındaki bağımsız
oluşumların duyurusu; teknolojik değişimler ve sosyal-sanatsal olayların
irdelendiği entelektüel tartışmalar ve düşünce dünyasının benzersiz ve
şaşırtıcı kesitleriyle www.edebiyatpostasi.com, okuyucularına eğlenceli ve
bambaşka bir deneyimin kapılarını aralıyor.
EDEBİYAT GÜNDEMİ VE PORTRELER
Edebiyat
dünyasındaki anlık gelişmeleri, edebiyatçıların yaşamöyküleri ve deneyimlerini,
yazarların metin ve yazılarından kesitleri, ödüller ve yarışmalar ile ilgili
gelişmeleri ve daha birçok konuyu okuyucular, Edebiyat Postası’nda
bulabilirler.
FİLMLER VE DİZİLER
Sanatseverler
Edebiyat Postası’nda yurtiçi ve yurtdışı filmlerin duyurularının yanı sıra, yönetmenler
ve sinema-dizi oyuncularıyla yapılmış söyleşileri, Türkiye ve dünya
sinemasındaki gelişmeleri, vizyonda olan ya da kült haline gelmiş yapıtları ya
da kısa film ve uzun metraj sinema yarışmalarını da takip edebilirler.
FESTİVALLER VE SERGİLER
Sanatseverler sadece Türkiye ve dünyadaki müzik,
sinema ve kültürel festivallerle ilgili gelişmeleri değil, aynı zamanda çarpıcı
ve alternatif sergileri de Edebiyat Postası’ndan izleyebilirler.
PLASTİK SANATLAR VE KÜLTÜREL GELİŞMELER
Edebiyat Postası’nda, Türkiye ve dünyadaki resim, heykel, enstalasyon ve modern sanat alanındaki
gelişmelerin yanı sıra, kültür-sanatla ilgili etkinlik ve yenilikler hakkında renkli ve eğlenceli sayfalar,
okuyucular için düzenli olarak güncellenmektedir.
PARADİGMA VE ÇATI
Dünyadaki
toplumsal değişimlere bağlı olarak yaşanan sanatsal, felsefi, bürokratik ve teknolojik
gelişmeler, sosyal medya olgusu, yeni işletim sistemleri, yapay zekâ ve buna
benzer gelişmeleri Paradigma köşesinde; sanatçı ve yazarların varoluşsal sorunları
irdelediği kesitleri de Çatı köşesinde düzenli olarak izleyebilirsiniz.
MÜZİĞİN RİTMİ
Edebiyat Postası’nda, Türkiye ve dünyadaki konserler, dans gösterileri, yeni çıkan ve
klasikler arasına giren albüm tanıtımları, müzisyenlerin görüşleri ve gündelik
yaşamları gibi sayfalar, müzik dünyasının nabzını tutuyor.
TİYATRO GÜNDEMİ
Şehir
Tiyatroları, Devlet Tiyatroları ve özel tiyatrolarda sahnelenen oyunların
duyuruları, oyun kritikleri, oyuncular ve yönetmenlerle ilgili haber ve soruşturmalar,
Edebiyat Postası’nın tiyatro sayfalarında sanatseverleri bekliyor.
ÖZEL VE TEMATİK SÖYLEŞİLER
Edebiyat, sinema, müzik ve tiyatro dünyasının önde
gelen simalarıyla yapılan söyleşilerin yanı sıra, plastik sanatlar ve
sergilerin katılımcılarıyla gerçekleştirilen özel ve tematik söyleşiler
Edebiyat Postası’nın söyleşi sayfalarında.Quasimodo müzikali yeniden sahnede
Victor Hugo'nun ölümsüz eseri Notre Dame'ın Kamburu, Türkçe Müzikal olarak yeni sezonda da 16 Ekim 2018 Salı günü 20.30'da KKM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi'nde seyirciyle buluşmaya devam ediyor.
Oyunda çirkin ve kambur Kilise zangocu Quasimodo'nun, Fransa'nın ruhani ve dini lideri Claude Frollo'nun ve kralın ordusunun komutanı Phoebus'un semtte yaşayan çingene Kızı Esmeralda'ya olan aşklarını ve ruhlarında oluşan ikilemleri romantik yaklaşımla ele alan danslarıyla göz dolduran, Türk oyuncuların yer aldığı Türkçe bir müzikal...
Biletlerinizi temin etmek için buraya tıklayın.
Bilgi için: 0541 658 3772
Yazan: Victor Hugo
Uyarlayan: Vural Bingöl, Erhan Yaman
Yönetmen: Vural Bingöl
Oyuncular: Vural Bingöl, Kamala Mustafayeva, Erhan Yaman, Andrea Primavera, Murat Yaşar Özdemir, Ayça Ergun, Can Özkeçeci, Bahtiyar Tamer Aksu, Alaattin Bahar, İrge Merve İp, Nilüfer Ömürlü, Göker Yıldız
Oscar adayı filmleri izlemek için son 2 gün
Merakla beklenen filmleri ve yaz festivallerinin öne çıkanlarını sinemaseverlerle buluşturacak Filmekimi'nin programında bu yıl, kendi ülkeleri tarafından Oscar adayı seçilen filmler de bulunuyor.
14 Ekim'de sona erecek Filmekimi'nde yer alan o filmler:
- Belçika'nın adayı seçilen, Cannes’dan en iyi ilk filme verilen Altın Kamera dahil üç ödülle ayrılan, Lukas Dhont imzalı Kız / Girl.
- Güney Kore'nin adayı seçilen, kült yazar Haruki Murakami'nin öyküsünden sinemaya uyarlanan ve Cannes'da Fibresci ödülünü kazanan Şüphe / Burning.
- İzlanda'nın adayı seçilen, Kuzey mizahı ve aktivizmi harmanlayan, Benedikt Erlingsson filmi Woman at War.
- İtalya’nın Oscar adayı, Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanan Dogman oldu. İtalya’nın en prestijli ödüllerinden Gümüş Kurdeleler’de sekiz dalda ödül kazanan Dogman.
- Polonya'nın adayı seçilen, Cannes Film Festivali En İyi Yönetmen ödülü sahibi, bir önceki filmi Ida ile ülkesine En İyi Yabancı Dilde Film Oscar ödülünü kazandıran Pawel Pawlikowski imzalı Soğuk Savaş / Cold War.
- Japonya'nın adayı seçilen, yılın izleyiciler tarafından en çok beklenen filmlerinden, Hirokazu Kore-Eda imzalı ve Altın Palmiye ödüllü Arakçılar / Shoplifters.
- Lübnan'ın adayı seçilen, Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü'nün sahibi olan, Nadine Labaki imzalı dokunaklı dram Kefernahum / Capernaum.
- Güney Kore'nin adayı seçilen, kült yazar Haruki Murakami'nin öyküsünden sinemaya uyarlanan ve Cannes'da Fibresci ödülünü kazanan Şüphe / Burning.
- İzlanda'nın adayı seçilen, Kuzey mizahı ve aktivizmi harmanlayan, Benedikt Erlingsson filmi Woman at War.
- İtalya’nın Oscar adayı, Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanan Dogman oldu. İtalya’nın en prestijli ödüllerinden Gümüş Kurdeleler’de sekiz dalda ödül kazanan Dogman.
- Polonya'nın adayı seçilen, Cannes Film Festivali En İyi Yönetmen ödülü sahibi, bir önceki filmi Ida ile ülkesine En İyi Yabancı Dilde Film Oscar ödülünü kazandıran Pawel Pawlikowski imzalı Soğuk Savaş / Cold War.
- Japonya'nın adayı seçilen, yılın izleyiciler tarafından en çok beklenen filmlerinden, Hirokazu Kore-Eda imzalı ve Altın Palmiye ödüllü Arakçılar / Shoplifters.
- Lübnan'ın adayı seçilen, Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü'nün sahibi olan, Nadine Labaki imzalı dokunaklı dram Kefernahum / Capernaum.
İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'NDE YER ALAN FİLMLER
Dominik Cumhuriyeti'nin adayı Cocote, Endonezya'nın adayı Katil Marlina / Marlina The Murderer in Four Acts, Finlandiya'nın adayı Öldürücü / Euthanizer, Gürcistan'ın adayı Namme, İsrail'in adayı Pastacı / The Cakemaker, Kosova'nın adayı Evlilik / The Marriage, Paraguay'ın adayı Mirasçılar / The Heiresses ve Venezüela'nın adayı Aile / The Family de geçtiğimiz Nisan ayında düzenlenen 37. İstanbul Film Festivali programında yer almıştı.
ENİ İYİ YABANCI DİLDE FİLM ADAYLARI
En İyi Yabancı Dilde Film kategorisinde değerlendirilmesi için, 1 Ekim 2018'e kadar tüm ülkelerin resmi başvurularını Akademi'ye bildirmiş olması gerekiyor. Resmi başvuruda ülkelerinin Oscar adayı olarak seçilen filmlerin, o ülkede 1 Ekim 2017 - 30 Eylül 2018 tarihleri arasında gösterime girmiş olması ve diyaloglarının ağırlıklı olarak İngilizce dışındaki bir dilde olması şartı aranıyor. Her yıl Aralık ayında açıklanan kısa listeye 9 kalırken, bunlardan 5'i En İyi Yabancı Dilde Film Oscar adayı oluyor.
GEÇEN YILKİ GÖSTERİMLER
Geçtiğimiz yıl En İyi Yabancı Dilde Film Oscar ödülünü Filmekimi filmlerinden Muhteşem Kadın / A Fantastic Woman ile Şili kazanırken, diğer adaylar Beden ve Ruh / On Body and Soul (Macaristan) 36. İstanbul Film Festivali'nde, Hakaret / The Insult (Lübnan), Kare / The Square (İsveç) ve Sevgisiz / Loveless (Rusya) ise Filmekimi'nde gösterilmişti.
Dominik Cumhuriyeti'nin adayı Cocote, Endonezya'nın adayı Katil Marlina / Marlina The Murderer in Four Acts, Finlandiya'nın adayı Öldürücü / Euthanizer, Gürcistan'ın adayı Namme, İsrail'in adayı Pastacı / The Cakemaker, Kosova'nın adayı Evlilik / The Marriage, Paraguay'ın adayı Mirasçılar / The Heiresses ve Venezüela'nın adayı Aile / The Family de geçtiğimiz Nisan ayında düzenlenen 37. İstanbul Film Festivali programında yer almıştı.
ENİ İYİ YABANCI DİLDE FİLM ADAYLARI
En İyi Yabancı Dilde Film kategorisinde değerlendirilmesi için, 1 Ekim 2018'e kadar tüm ülkelerin resmi başvurularını Akademi'ye bildirmiş olması gerekiyor. Resmi başvuruda ülkelerinin Oscar adayı olarak seçilen filmlerin, o ülkede 1 Ekim 2017 - 30 Eylül 2018 tarihleri arasında gösterime girmiş olması ve diyaloglarının ağırlıklı olarak İngilizce dışındaki bir dilde olması şartı aranıyor. Her yıl Aralık ayında açıklanan kısa listeye 9 kalırken, bunlardan 5'i En İyi Yabancı Dilde Film Oscar adayı oluyor.
GEÇEN YILKİ GÖSTERİMLER
Geçtiğimiz yıl En İyi Yabancı Dilde Film Oscar ödülünü Filmekimi filmlerinden Muhteşem Kadın / A Fantastic Woman ile Şili kazanırken, diğer adaylar Beden ve Ruh / On Body and Soul (Macaristan) 36. İstanbul Film Festivali'nde, Hakaret / The Insult (Lübnan), Kare / The Square (İsveç) ve Sevgisiz / Loveless (Rusya) ise Filmekimi'nde gösterilmişti.
Modern sanatın öncüsü Fahrelnissa Zeid'den 'Tutkuya Övgü'
Dirimart, modern sanatın Türkiye'deki ilk temsilcilerinden olan Fahrelnissa Zeid'in özel koleksiyonlarından derlenen, 2017'de Tate Modern ve Deutsche Bank KunstHalle'de gerçekleştirilen retrospektifte sergilenmiş eserlerinden oluşan seçkiyi bir araya getirdi.
Dirimart Dolapdere'de açılan 'Tutkuya Övgü' adlı sergi, sanatçının 40 yılı aşkın süre boyunca ürettiği farklı dönemlere ait yağlıboya resimlerinden örnekler sunuyor.
Sergi, sanatçının 1940 - 1980 yılları arasına yayılan, minyatür kurgusunu çağrıştıran figüratif kompozisyonlarıyla erken dönemine; vitray yüzeylerini anımsatan geometrik ve lirik soyutlamacı çalışmalarıyla olgunluk dönemine ve portreye yoğunlaşarak psikolojik anlatıyı ön plana çıkardığı geç dönemine ait eserlerini kapsıyor.
'FAHRELNİSSA ZEİD: İÇ DÜNYALARIN RESSAMI'
Geçtiğimiz yıl İngiltere'de yayımlanan Fahrelnissa Zeid: İç Dünyaların Ressamı adlı biyografinin Türkçe çevirisi de sergi kapsamında ziyaretçilerle buluştu. Bir dönem sanatçıdan ders almış olan akademisyen Adila Laidi-Hanieh'in kaleme aldığı kitap, Zeid'in hem yaşamöyküsüne, hem sanat serüvenine ışık tutuyor.
"ENTELEKTÜEL ANLAMDA HER ŞEYE MERAKLI BİRİYDİ"
Kitapta Zeid'in yaşamını ve sanat anlayışını şekillendiren yıllar, arayışları, Londra, New York ve Paris yılları, kişisel trajedisi ve sonrası, geç dönem üslubu gibi konular, kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.
Kitabın tanıtım toplantısında konuşan Laidi-Hanieh, "Zeid’in farklı yönlerini keşfedeceksiniz. Öylesine sanatçı olmuş biri değildi. O kadar sıkı çalışmış ki... 60'larda yeni bir sanat formunu öğrenmiş ve buna hâkim olmuş. Entelektüel anlamda her şeye meraklı. Araştırmalarımda daha çok odaklandığım şey onun entelektüel tarafıydı" dedi.
Fahrelnissa Zeid'in İstanbul Modern'deki koleksiyonundan bir seçki de geçen yıl sanatseverlerle buluşmuştu. Zeid'in İngiltere'de gerçekleşen ilk retrospektifi ise Haziran ayında Tate Modern'de açılmış ve büyük ses getirmişti. Fahrelnissa Zeid, yaşamı ve eserleriyle bugün izleyiciyi derinden etkilemeye devam ediyor.
"AMACIM ZEİD'İ DOĞRU OKUMAK VE ONUNLA DİYALOĞU TEKRAR BAŞLATMAKTI"
Fahrelnissa Zeid: İç Dünyaların Ressamı adlı kapsamlı çalışmaya imza atan Adila Laidi-Hanieh, "Zeid benim için çok büyük bir keşifti. Hepimiz Zeid'e ilişkin fikirlere sahibiz. Amacım Zeid'i doğru okumak ve onunla diyaloğu yeniden başlatmaktı. Yaşamını, kariyerini yapılandırırken sanat vizyonunu kendi bağlamında kendi sözcükleriyle bugüne taşımaktı. Özellikle de sanat yaşamının başlangıcından bugüne kadar yeni bilgiler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Fahrelnissa Zeid: İç Dünyaların Ressamı adlı kapsamlı çalışmaya imza atan Adila Laidi-Hanieh, "Zeid benim için çok büyük bir keşifti. Hepimiz Zeid'e ilişkin fikirlere sahibiz. Amacım Zeid'i doğru okumak ve onunla diyaloğu yeniden başlatmaktı. Yaşamını, kariyerini yapılandırırken sanat vizyonunu kendi bağlamında kendi sözcükleriyle bugüne taşımaktı. Özellikle de sanat yaşamının başlangıcından bugüne kadar yeni bilgiler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)