7 Mayıs 2016 Cumartesi

Orhan Pamuk: "İstanbul'u kurtarın, korku içinde yaşıyoruz"

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Türkiye’deki İslam yanlısı hükümetin daha fazla baskıcı olmaya ve otoriterleşmeye başladığını, ülkesi için korktuğunu dile getirdi. Pamuk, insan hakları ihlalleri bakımından Avrupalı ülkelerin, Türkiye’ye karşı daha sert pozisyon almaları gerektiğini belirtti.

Dünyaca ünlü Yazar Orhan Pamuk, İtalyan La Republica gazetesine bir demeç verdi. Gazetenin Türkiye haberleri uzmanı muhabiri Marco Ansaldo’nun gerçekleştirdiği mülakat, “Pamuk: İstanbul’u kurtarın, korku içinde yaşıyoruz” başlığı ve “Güç, muhalifleri korkuttu ve laik düşünceye darbe indirdi” cümlesiyle birinci sayfadan duyuruldu.
İç sayfadan, “Türkiye’de bir korku iklimi var. Güç, muhalifleri ve gazetecileri korkutuyor. Avrupa sesini duyurmalı” başlığıyla görülen mülakatın sunumunda, Pamuk’un genelde “Röportaj veririm, ama sadece edebiyat konusunda konuşalım” diyen bir tip olduğu, ancak bu sefer politikadan konuşmadan edemediği aktarıldı.
Taraf gazetesi yazarı arkadaşı Murat Belge’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmekten yargılandığı davanın duruşmasından hemen sonra gazeteye konuşan Pamuk, bu davanın, sadece siyasi muhalefeti susturmak ve ifade özgürlüğüne darbe vurmak amacını taşıdığını öne sürdü.
Pamuk, “Bu, insanları sindirmek ve ülkeye korku salmakla ilgili bir dava. Böylece kimse hükümeti eleştiremez” dedi.

‘İSLAM YANLISI HÜKÜMETİMİZ HER GEÇEN GÜN DAHA FAZLA OTORİTER VE BASKICI’
Kendisinin hiçbir şeyden korkmadığını dile getiren Orhan Pamuk, “Kendim için korkmuyorum. Ülkem için korkuyorum. Arkadaşlarım, laik Türkler, eğitimli insanlar, Avrupa yanlıları için korkuyorum” diye konuştu.
Türkiye’de basın özgürlüğü için çok endişeli olduğunu belirten Orhan Pamuk, “Korku, hükümeti eleştiren gazetecilere dokunuyor, onlar tehdit ediliyor, işlerinden kovuluyor, gazeteleri kapatılıyor. İslam yanlısı hükümetimiz, son yıllarda liberal yüzünü kaybetmeye başladı. Her geçen gün daha fazla otoriter ve baskıcı oluyor” diye sözlerini sürdürdü.

21 Mart 2016 Pazartesi

Onlarca oyun, dans ve performans için geri sayım

3-28 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 20. İstanbul Tiyatro Festivali’nde, ‘Godot’yu Beklerken’den ‘Gizli Yüz’e kadar yurtiçi ve yurtdışından onlarca oyun, dans ve performans tiyatroseverlerle buluşacak.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Aygaz A.Ş., Opet ve TÜPRAŞ’ın eş sponsorluğunda düzenlenen 20. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı, Rahmi M. Koç Müzesi’nde gerçekleştirilen basın toplantısıyla açıklandı.
Festival, 3-28 Mayıs tarihleri arasında yurtdışından 9, Türkiye’den 23 oyun, dans ve performanstan oluşan 32 gösteriyi ve zengin içerikli 18 yan etkinliği 25 farklı mekânda sanatseverlerle buluşturacak.
Festival programında yer alan 21 yerli yapımın Türkiye prömiyeri, uluslararası bir yapımın ise dünya prömiyeri gerçekleştirilecek.

FESTİVAL TANITIM FİLMİ

24 Şubat 2016 Çarşamba

Ünlü yazara görkemli veda

İtalyan yazar Umberto Eco için dün Milano kentinde görkemli bir cenaze töreni düzenlendi. Haberin videosu için tıklayın!

Galatasaray Üniversitesi'nde Yaşar Kemal Sempozyumu


Geçtiğimiz yıl hayata gözlerini yuman usta yazar Yaşar Kemal'in 1. ölüm yıldönümünde Galatasaray Üniversitesi'nde sempozyum düzenlenecek.


Geçtiğimiz yıl 28 Şubat'ta aramızdan ayrılan büyük usta Yaşar Kemal'in ölümünün birinci yıldönümünde bir sempozyum düzenleniyor. Galatasaray Üniversitesi, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Fransız Büyükelçiliği işbirliğiyle düzenlenen "Yaşar Kemal: İnsanı, Toplumu, Dünyayı Kucaklamak" Sempozyumu, 29 Şubat 2016 Pazartesi günü Galatasaray Üniversitesi'nde yapılacak.

Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. E. Ertuğrul Karsak ve Galatasaray Üniversitesi Fransız Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Jean-Jacques Paul'ün açılış konuşmalarıyla 09.30'da başlayacak olan sempozyum, saat 17.00'a kadar sürecek. Sempozyumun açılış konferansı, bu toplantı için özel olarak İstanbul'a gelen, Fransız Akademisi Paul Morand Büyük Ödülü sahibi yazar/gazeteci/diplomat Daniel Rondeau tarafından yapılacak. Kasım 2009'da, Yaşar Kemal'in Türk mevsimi dolayısıyla Paris Milli Kütüphanesinde yaptığı konuşma sırasında Jack Lang ve Altan Gokalp ile birlikte yazarımıza eşlik ederek onu onurlandıran Daniel Rondeau, konuşmasında yakın arkadaşı Yaşar Kemal'i anlatacak.

'Toplumsal Sorumluluk ve Edebiyat', 'Gazetecilik ve Edebiyat', 'Doğa, Kadın ve Kültürel Haklar' adlı üç oturumdan oluşan sempozyum, saat 16.15'te başlayacak olan 'Yaşar Kemal'in Dostları: İzler, İzlenimler, Anılar' adlı bir panelle sona erecek.

1 Şubat 2016 Pazartesi

137 film izleyiciyle buluşuyor

Değişik gün ve saatlerde iki kez gösterilecek olan festival filmleri, dünyadan ve Türkiye'den en güzel örneklerle 3-10 Şubat tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak.

Ülkemizin önde gelen sanat etkinlikleri arasında yer almayı sürdüren ve büyük ilgi gören 
“İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali” bu yıl 27. yaşını kutluyor. Program yine 
kaçırılmayacak yerli ve yabancı kısa filmlerle dolu.

Büyük bir çoğunluğu dünyanın önemli festivallerinden ödüllerle dönmüş olan kısa filmler, 03-10 Şubat 2016 tarihleri arasında, ücretsiz olarak seyirciye sunulacak.

Değişik gün ve saatlerde iki kez, Fransız Kültür Merkezi - Taksim, İtalyan Kültür Merkezi - Tepebaşı ve Alman Kültür Merkezi - Galatasaray sinema salonlarında Türkçe alt yazılı olarak gösterilecek.


Program kapsamında, “Kurmaca, Belgesel, Canlandırma ve Deneysel” filmlere yer veriliyor. Festivale toplam 1023 film başvurdu. Programda; kişisel başvuruların dışında, Fransa UNIFRANCE, Polonya Krakow Film Foundation, Almanya Goethe Institut, Italya Roma Film Festival, İspanya Instituto Cervantes gibi film merkezleri tarafından seçilen kısa filmler de gösterimde olacak.

Festivale başvuran filmler, ön elemeden geçtikten sonra program belirleniyor ve ulusal filmler, seçkin sinema insanlarından oluşan seçici kurul tarafından izlenerek her dalın birincisine “Festival Başarı Plaketi” veriliyor.

TÜRKİYE'DEN 57 KISA FİLM


Toplam 137 filmin seyirciyle buluşacağı programda, ülkemizden 57 film, dünyadan ise 80 film bulunuyor.

Bu yılın seçici kurulu; Ali Aga (Kurgucu), Beste Bereket (Oyuncu), Burcu Aykar (Sinema Yazarı), Natali Yeres (Sanat Yönetmeni), Osman Evre Tolga (Görüntü Yönetmeni, Yönetmen) ve Selim Demirdelen’den (Müzisyen, Yönetmen) oluşuyor.

BELGESEL GALASI: BURSA'NIN NÂZIM'I


Etkinlik kapsamında, Nâzım Hikmet’in 114. doğum yıldönümü anısına, yönetmen Sadık Aslankara’nın Güney Özkılınç’ın danışmanlığında gerçekleştirdiği “Bursa’nın Nâzım’ı” adlı belgeselinin galası da yapılacak.

Festivalin açılış töreni, 3 Şubat 2016 Çarşamba günü, saat 19.00'da İtalyan Kültür Merkezi salonunda gerçekleştirilecek.



Hazırlıkları yaklaşık bir yıl süren ve büyük bir özenle hazırlanan 27 yaşındaki festival, gelişmesini ve bugünlere gelmesini düzenleme kurulunun yoğun çabasına ve izleyicinin göstermiş olduğu büyük ilgiye borçlu.

23 Ocak 2016 Cumartesi

Kasvet [Öykü]


Akşamın kendisini hissettirmeye başladığı anlardı, güneş ışıkları ufukta gözden kaybolmak üzereydi. Yağmur damlalarının birer birer düşmesiyle gökyüzündeki bulutlar yerini kasvetli bir görünüme bırakıyordu.

Oldukça ürkütücüydü sokaklar. Havanın kararması ve sis bulutlarının çökmesi üzerine, her an bir yerlerden yaratıklar çıkacakmış gibiydi. Bir de rüzgâr başlamasın mı?
Saçlarının yüzüne yapışmasından önünü göremiyordu âdeta. Yağmurun şiddetini artırmasıyla beraber saçlarını topladı ve şemsiyesini açarak yürüyemeye devam etti.

Sokaklar sakin ve sessizdi bugün. Tek ses, ilerideki parktan rüzgârın etkisiyle kendi kendine sallanan salıncakların gıcırtılı sesleriydi.
İleride dilenci bir adam; yüzü uyuşukluk, boş vermişlik ve tembellik haritası... Dağılmış saçlar, upuzun sakallar... Gözleri ‘yardım et’ diyordu sanki.
Ah be amcacım, elimde olsa da sen ve senin gibilere yardım edebilsem.

Utana sıkıla geçtim yanından. Gülme sesleriyle arkama döndüm ki iki genç, adamın yanından, onu ezici bakışlar ve kahkahalarla geçiyor... Artık dünya kötülerin iyilere, zenginlerin fakirlere, yanlışların doğrulara başkaldırdığı bir arenadan ibaret.

Derken, sokağın bordür taşları üzerindeki tozlar, rüzgârın etkisiyle hırçınlaşarak kasırgaya dönüşüyor...

Bu büyüyen kasırganın ortasında kalmamak için hızlı adımlarla evin yolunu tuttum.

Tuba Bulut

10 Ocak 2016 Pazar

Güneşin Kızı


Siyah deniz misali sarmış bedenimi sarmaşıklar.
Aralayıp güneşe ulaşmak tek vasiyetim.
Sıyırsın saçlarımı güneşin altın okları.

Bir tek güneş gülsün yüzüme,
gözlerim eriyene kadar baksam,
içime işlese yarı kadife olan o nazik ince tonu
koklasam tüm benliğimle
ayakuçlarımdan çıksa nefesim
seyre çıksın içimi
seyretsin akciğerimden kalbimi
okşasın damarlarımdan geçerken kanımı
sevsin beni...
Bir tek güneş dokunsun bana.

Güneşimdin, karanlığımdan aydınlığa çıkaran
ben parçayken bulmuştum seni
şimdi bir Necip Fazıl nüktesi gibi, "bir parçayım ben bütüne hasret".

Yokluğun çığ gibi düştü üstüme.
Oynatamadım elimi, ayağımı, kalbimi
çarpmaz senden sonra kimseye
benim için bile çarpmaz.

Rehin aldın bedenimi.
Sözüm geçmez kalbime.
bir tek senin nedimenmiş,
anladım gittiğine.

Sen aşkın mahsı,
sen divitin sarı mürekkebi
sen Yunus'u yollara düşüren.

Bense aşkın küçük serzenişi, divitin metali, yolunda biten ot.

Fatma