1 Eylül 2012 Cumartesi

Antika eksperiniz görev başında


İhsan Oktay Anar iyi romancı değildir ama bazan iyi minyatürcüdür. Eyüp Can bugünkü başyazısında uzunca bir minyatürünü aktarmış: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1098415 . İyi etmiş. Sahne güzel, anlatım yer yer ustaca. Ama aradaki dil ve üslup hataları bana batıyor.

“kullarının akıllarını kullanmalarına kısıtlama getirdiğinden...” Kısıt ve kısıtlama, dil devriminin 1940'lardaki ikinci kuşak ürünlerindendir. Umumi yazı diline 1961-62'den önce girmezler. Arkaizan bir üslup denemesinin yapıldığı metinde, Fatih Sultan Mehmet filminde kol saati takan yeniçeriler kadar sakil duruyor.

“beynelmilel meseleler üzerinde derin bir tefekküre dalmıştı...” Beynelmilel buram buram dönem kokan bir kelimedir, ama burada dönem yanlış. 1930'dan eski örneğini ben bulamadım, ama sanırım I. Dünya Savaşı civarında, 1910'larda icat edilmiş olmalı, post-Osmanlı neo-Osmanlıcası. 1950'lerde zirve yaptı, 1970'lere doğru söndü, kendisini icat eden kuşakla birlikte öldü. Sultan Abdülhamid hayatının son demlerinde gazetelerde böyle bir kelime görmüşse kaşını kaldırıp lahavle çekmiştir zannımca.

“peklik denilen bela-yı muazzamadan mustarip...” Bela nakıs fiilin fe'l masdarıdır, o yüzden müennes değil müzekkerdir. Bela-yı muazzama olmaz, bela-yı muazzam olur. Daha basitçe şöyle diyelim, uzun â ile biten Arapça ismin dişil olması vaki değildir. Gremeri bilmesen de kulak dolgunluğuyla aşağı yukarı bilmen gerekir sanırım.

Kıssadan hisse: Kasacaksan dikkatli kasacaksın, hata yapmayacaksın.