İhsan Oktay Anar iyi romancı değildir ama bazan iyi
minyatürcüdür. Eyüp Can bugünkü başyazısında uzunca bir minyatürünü aktarmış: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1098415
. İyi etmiş. Sahne güzel, anlatım yer yer ustaca. Ama aradaki dil ve
üslup hataları bana batıyor.
“kullarının akıllarını kullanmalarına kısıtlama
getirdiğinden...” Kısıt ve kısıtlama, dil
devriminin 1940'lardaki ikinci kuşak ürünlerindendir. Umumi yazı diline
1961-62'den önce girmezler. Arkaizan bir üslup denemesinin yapıldığı metinde,
Fatih Sultan Mehmet filminde kol saati takan yeniçeriler kadar sakil duruyor.
“beynelmilel meseleler üzerinde derin bir tefekküre
dalmıştı...” Beynelmilel buram buram dönem kokan bir
kelimedir, ama burada dönem yanlış. 1930'dan eski örneğini ben bulamadım, ama
sanırım I. Dünya Savaşı civarında, 1910'larda icat edilmiş olmalı, post-Osmanlı
neo-Osmanlıcası. 1950'lerde zirve yaptı, 1970'lere doğru söndü, kendisini icat
eden kuşakla birlikte öldü. Sultan Abdülhamid hayatının son demlerinde
gazetelerde böyle bir kelime görmüşse kaşını kaldırıp lahavle çekmiştir
zannımca.
“peklik denilen bela-yı muazzamadan mustarip...” Bela nakıs
fiilin fe'l masdarıdır, o yüzden müennes değil müzekkerdir. Bela-yı muazzama
olmaz, bela-yı muazzam olur. Daha basitçe şöyle diyelim, uzun â ile biten
Arapça ismin dişil olması vaki değildir. Gremeri bilmesen de kulak
dolgunluğuyla aşağı yukarı bilmen gerekir sanırım.
Kıssadan hisse: Kasacaksan dikkatli kasacaksın, hata
yapmayacaksın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder