Aynada
kendinize bakmadan geçirdiğiniz bir gününüzü hatırlıyor musunuz? Aklınıza
gelmedi değil mi? Rutinleşmiş davranışlarımız içerisinde, bu tür hareketleri
yapmadığımız zamanları hatırlamıyoruz, hatırlamakta güçlü çekiyoruz. Bir
şeylere alıştıktan sonra nasıl o eylemleri gerçekleştirmediğimizde yokluğunu
hissediyor ve sürekli bunu hatırlıyorsak, bizim için rutin olan ve ondan bir
gün ayrılmamız gerekmeyeceği düşüncesiyle yaptığımız bu eylemleri
gerçekleştirmediğimizi de hatırlamıyoruz. Bir gün göremeyebiliriz düşüncesinin
farkında olmadığımız için ya da bilincinde olmadığımız için olabilir. O halde,
kendimizi izlediğimiz ya da bir randevu için hazırladığımız bu aynaları neden
sadece ‘geçici davranışlarımız’ için kullanıyoruz. Evet, arada sırada aynaların
karşısında kendini sorgulamaktan bahsediyorum. Kendimizi aynaların karşısında
nasıl sorgularız? Mesela, “Bugün bitirdiğin o kitabı okuması için en az üç kişi
bulmalısın,” diyor muyuz? Topluma faydalı bireyler olmaya çalışırken bizim
dışımızdakilere bu faydayı nasıl sağlayabileceklerinden bahsediyor muyuz?
Bahsedeceğimiz kişiler anlasınlar veya anlamasınlar; onlara anlatmayı deniyor
muyuz? Yoksa, “Keşke toplumumuzun standartları daha yükseğe ve daha medeni bir
düzeye ulaşsa,” dedikten sonra izmariti yere atıp ayağımızla eziyor muyuz?
Ya
da aynanın karşısına geçip, “Sen var ya sen, bunları yaşadın. Buna mı
yıkılacaksın be,” gibi cümleler söyleyerek kendimizi gaza getirip sadece
kendimize fayda sağladığımızı mı zannediyoruz? Tabii ki herkes kendinden
başlamalı işe. Fakat bununla yetinmek toplumumuzun medeni değerlerini
yükseltmek için yeterli mi? Yakın gelecekte birileri ya sana iyi küfürler edecek
bugün yaptıkların için, ya da ismini duyduğunda saygıyla gülümseyecek.
Hareketlerimizde seçici olup bırakacağımız izlerin örnek alınası olmasını
istiyorsak, aynaların karşısında nasıl duracağımızı bilmemiz gerekiyor.
Düzgün aynalarda onlarca çarpık gülümseme ve
hepsi umutlu bir yarına hazırlanıyor. Bir düşüncesini gerçekleştirmek adına
geçiyor aynanın karşısına. Geçmişteki tecrübelerini konuşturmak için duruyor
aynaların karşısında. Çarpık gülüşler, hepsinin arkasında kaygılar var. Elbette
kapalı bulutlar ile örülü; nemli topraklara basamadık, diğer herkes gibi başımıza
bir iş gelir korkusuyla. Aynaların karşısında aldığımız kararları gerçekleştirmekten
çekindik.
Biz
gençlerin kaderidir, ayaklarının altında kırık kalemlerin bıraktığı yaralarımızın
olması. Planladığımız faydalı
hallerimizi, başkalarını bahane ederek suiistimal ettik. Doğaçlama
başarısızlıklara alıştırdık beynimizin düşünen taraflarını. Oysa bir aynanın
varlığını bilmek ve bu aynanın karşısında kaygılanılan şeyin bilincimiz
olduğunu bilmek, bütün çarpık gülüşlerimizi anlamlandırabilir.
Zihnimiz
biraz yorulacak fakat, aynada kendinize bakmadan geçirdiğiniz bir gününüzü
hatırlıyor musunuz?
Saadet Gadiri