Kayıtlar

Ekim, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sihirli ve tüketilen bir eğlencenin kurbanı olmak | Jean Baudrillard

Resim
Sessiz yığınların ortaya çıkış olayı, tarihselin toplumsala direniş devresine denk gelmektedir. Çalışmaya direnme, tıbbi bakıma karşı direnme, okula direnme, sosyal sigortalara, habere karşı direnme gibi. Resmi tarih toplumsaldaki gelişmenin sürekliliğini kaydeder. Göz kamaştırıcı ve övgüye değer olan gelişmenin dışında kalan her şeyi bir barbarlık kalıntısı gibi karanlığa doğru iter. Oysa söylenenin tam tersine toplumsal kesin bir zafer kazanmıştır. Artık bu hareket değiştirilemez (toplumsallık konusunda herkes aynı düşünceye sahip gibidir), toplumsala karşı direniş bütün alanlarda toplumsaldan çok daha hızlı bir şekilde gelişmiştir. Değişiklik, ilkellik ve şiddet, düzenin aşılıp geçilmesiyle başlamıştır (ki bunlar daha sonra toplumsal tarafından özümsenmiştir. Hiç korkmayın toplumsalın sağlığı oldukça yerindedir, teşekkür ederiz. Çünkü aşılanma ve güvenceden yalnızca deliler kaçar). Bu cephesel karşı koymalar toplumsallaşmanın cepheden, şiddetle saldırdığı bir döneme rastlarken, di...

Irwin Weil anlatıyor: Dostoyevski romanını bir ayda nasıl yazdı?

Resim
Hapisten yeni çıkmış, borç batağındaki Dostoyevski meşhur romanlarından birini nasıl bir ayda yazdı? Bu olay, hayatında nasıl bir dönüm noktası oldu? Irwin Weil, Dostoyevski'yi anlatıyor...

Gecenin serinliğinde ellerim | Deneme

Resim
Saat 1'i kaç geçiyor bilmiyorum, yelkovansız bir saat ile zamanda kaybolmanın eşiğindeyim. Üşüyorum biraz. Üzerimde ince ince kırılmışlıklarım, biraz da yüreğimi kavuran yaşanmışlıklarım var. Ama ellerim yüreğimden bağımsız, gecenin serinliğine ahenkle karışıyor. Şaşırıyorum böyle hassas oluşlarına, "Bir elin onları sarıp ısıtamayışına alışkınlar, alışmalılar," diyor, sonra nedensizce bir paniğe kapılıyorum. Ceplerime sokup korumak istiyorum onları. Ama ihanetlerin ağırlığıyla dolmuş ceplerim, ufacık ellerime dahi yer açamıyor. Saat 2 oldu, kaç geçiyor bilmiyorum. Ama eminim ki, senin için zaman bensiz de geçiyordur. "Bak, ben bıraktığın yerdeyim." Sana "arkanı dönme" diyemiyorum, çünkü bekledim. Sen zaten dönmüyorsun. Şimdileri saat 3'ü buluyor. Ben, dönüp dolaşıp kendimi sende buluyorum. Bozuk bir saat günde iki kere doğruyu, kırık kalbim her seferinde seni gösteriyor. Uzanıp odanın köşesinde duran yelkovanı saate yerleştiriyorum. Artı...

Daha çok erken | Öykü

Resim
Sancılı bir telaş sarılı çevrede Issız ve olağanca gücüyle yalnız Ürkek ancak bir o kadar da tutkulu Vazgeçişler başladı mı? Daha erken... Sabahın erken saatlerinde uyanmış olmasına rağmen kahvaltısını henüz yapmadan yürüyüşe hazırlanmıştı. Üstelik burnuna gelen kızarmış ekmek kokusunu da yanına almış ve spor sonrası kendisini ödüllendirmek üzere yola çıkmayı kafasına koymuştu. Yürüyüş ayakkabılarını giyerken yağmurun verandanın önünde bıraktığı su birikintisine çarptı gözü. ‘İkinci bir yağmur gelmeden verandanın haline önlem almak lazım,’ diye geçirdi içinden. Hafif tempolu yürüyüşüne, kulaklığında Vivaldi’den “FourSeasons” melodileri ve Çakır’ın havlamaları eşlik ediyordu. Tunç, temposunu artırdığında, Çakır etrafı kolaçan edip sanki maratondaymışçasına onun önüne geçmişti. Ve ardından, her zamanki ritüel başlamıştı: Çakır’la konuşmak. Yavaş yavaş güne başlayanları, hızlıca işe koyulanları, hayattan habersizce yaşayanları konuşmak. Tunç bir yandan içini döküp bir yand...

El-Veda | Deneme

Resim
Bu hastalıktan kurtulmak istiyorsam eğer, önce hasta olduğumun farkına varmalıymışım. Sen onu görmezden geldin diye küsüp gitmiyormuş çünkü. Korkunç bir reçete, ama belki de kesip atmam bile gerekebilirmiş. Sana uzanan elimi, seni düşünen zihnimi, sana attığım her adımı kabullenip ruhuna karışan ruhumdan vazgeçmem gerekebilirmiş. "Olsun," diyorum, "Onsuz da olsun," diyorum. Ben, sonunu ezberlediğim bu savaştan çekiliyorum. Senden aşkı beklemek ne hoş, ne gereksiz bir çabaymış. Ama anladım ki ben, bu müebbetin yâreni değilim. Zaten sayılı günün de çok çabuk geçtiği yok. Sensizliği saydığım günlerin yirmi dört saat olmadığına yemin edebilirim. Sevdiğim; gözlerimin içine bakarken bile görmedin beni. Sana gelişim gibi ani gidiyorum bu satırlarda şimdi. Kendime olan saygımı yitirmemek için gidiyorum, sanki kendimi yitirmemiş gibi... Merve Dede

Ne eksik ne fazla | Şiir

Resim
dün gece dahil her geceden kalmayım biraz bugün babama karşıyım, onunla hem küs hem en barışığım bugün aynı yükü pay ettik omuzlarımıza aynı evin kapısından ayrıldık bugün babamdan kalmayım dünyaya gözlerimizi kör eden o sise karşı yürüyoruz yan yana aldığımız her nefese bir bedel ödüyoruz dünyaya bir türkü fısıldıyoruz sağırlara bin bir renk sunuyoruz nice ağmaya bugün babamdan kalmayım dünyaya ne eksik ne fazla Şevval Okcu