Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

O Zamanlar Daha Olric Yoktu

Resim
Metinlerarasılık açısından bu derece kuvvetli bir romanın hayali karakterinin de elbette birtakım roman karakterleriyle anılması ve benzerlik kurulması son derece normaldir. Üstelik Tutunamayanlar 'ın, içinde yazarını doğrudan etkileyen birçok eserin adının anıldığı bir roman olduğunu da biliyoruz. Romanın yayımlandığı 1971-1972 tarihlerinden itibaren, hem eserin teknik yapısına hem de karakterlerine dair birçok tespitte bulunuldu. Hayali Olric karakteri de elbette bunlardan biriydi. Yıldız Ecevit, Oğuz Atay'ın edebiyatına ve roman karakterlerine derinlemesine eğildiği Ben Buradayım... adlı kitabında Olric karakterine dair Atay'ın yapmış olabileceği göndermeler üzerinde durur ve bunları okura aktarır: Berna Moran'a göre, Charles Dickens'ın Büyük Umutlar romanındaki Orlick karakterine ve/veya Shakespeare'in Hamlet 'indeki Yorick'e gönderme yapılmaktadır. Çünkü Atay'ın Olric'i, adı anılan her iki roman kişisiyle de benzerlikler göstermektedir. Or...

Resimli çocuk öyküleri kitabı: 'Sincap Ailesi' 6. baskıda!

Resim
Saliha Buzok'un yazdığı  Sincap Ailesi , resimli hikâyeleri ve öğretici içeriğiyle ilkokul çağındaki çocukların sevgisini kazandı. Doğa, arkadaşlık ve iyilik temalarıyla öne çıkan eser, 6'ncı baskısıyla yeniden okurlarıyla buluşuyor. Hikâye okuma alışkanlığı kazandıran bir kitap: 'Sincap Ailesi' Sincap Ailesi , çocukların hayal dünyasını geliştiren, aynı zamanda eğlendirirken öğreten bir eser. İlk basımı 6 ay önce yapılan kitap,  Saliha Buzok 'un özenle hazırladığı hikâyeleri ve renkli illüstrasyonlarıyla kısa sürede büyük ilgi gördü. Özellikle ilkokul çağındaki miniklere hitap eden eser, çocuklara doğayı, hayvanları ve arkadaşlığı daha yakından tanımalarına olanak sağlıyor. İyilik ve dayanışmanın önemi Petrikor Yayınları 'ndan çıkan  Sincap Ailesi , 4 farklı hikâyeden oluşan zengin bir içeriğe sahip. Bu hikâyelerde doğa sevgisi, iyilik ve dayanışma gibi evrensel değerler işleniyor. Kitabın öne çıkan öykülerinden biri olan  "Serçe ile Karınca" da, yard...

Yazarın Evi: Mehmet Ferah

Resim
Evin yalnızca bir yapı değil, bir yuva olduğunu hepimiz biliriz. Ancak o yuvanın anlamı, içindeki anılarla ve yaşanmışlıklarla derinleşir. Mehmet Ferah, Sanatın Evi köşemizde bizi, bir evin sadece dört duvar olmadığını, onun ruhunun nasıl var olabileceğini keşfetmeye davet ediyor. Eski bir evi anlatırken yüreğimizde yankılanan anılara dokunan bu yazı, ev kavramını yeniden sorgulamamıza neden oluyor. Bomboş, yer yer kazılmış ve etrafı saclarla çevrelenmiş arsanın önünde durup geçmiş günlerden kalan ve zihnimde canlanan hatıraları sıralarken, içimde bir yerlerde aniden peydahlanan incecik bir sızı gözlerimi yaşartmıştı. Bina yıkılırken kaçırdığım bakışlarım donuk bir halde toprak yığınlarına dalıp gitmişken aynı yıkıklıktaki yüreğimin sesi artık ayrılma vaktinin geldiğini söylüyordu. Evlatlarımın ilk kez bana "baba" diye seslendiği, büyüyerek geliştiği, sevginin, şefkatin ve merhametin yoğun olarak hissedildiği yerdi o ev. Sadece iki harfli bir kelimeyle geçiştirilemeyecek kada...

Şiirler, şarkılar, çiçekler

Resim
Karavanımla uzun bir seyahate çıkıyoruz. Bana eşlik edeceklerin yanında Oğuz Atay ve Sezen Aksu da olacak. Ve Oğuz Atay bir şeyler soracak bize bu yolculukta, "Sen şiirleri bilir misin Olric," diyecek mesela. "Ben bildiğini bilirim yorgunluğumun kimsesizliğinde titrediğin her gece." Bense ona, "Her gece ayrı bir hüzün çeker yüreğim/ Her gece ayrı bir yeri kanar yüreğimin" diyerek mısralar ekleyeceğim kendimce. Uzun uzadıya bir yola çıkmayı düşünüyoruz. Toprak yol çoğunlukla. Sağımızda ayçiçeklerinin bizlere el sallayışı, sol tarafımızda saman balyalarıyla dolu sarı, yeşil ve mavinin buluşması... Erkenden kalkıp valizimi hazırladım, içerisine çocukluktan kalma anılarımı doldurdum, yarı sevinç, yarı hüzün ve çokça... Hansel ve Gretel gibi çocukluğumdan kalma, yollara ektiğim umut kırıntıları... "Siz şiirleri bilir misiniz?" diye soracağım yine ben size; Sezen Aksu da kadife sesiyle, "Ah İstanbul İstanbul olalı/ Hiç görmedi böyle keder" di...

İYİ ŞEYLER | Tomris Uyar'dan bir öykü: 'Temmuz'

Resim
  Kendini ne zaman düşünse, bir merdivenden iner görüyordu. Eli, annesinin elinde; küçük tırnakları yenmiş, kirli; kirler kurşun kalemle çıkarılmış, kalem kaymış (Anne, öyle derinden kesme, sızlıyor sonra), tırnağı çevreleyen deri kapkara olmuş o yüzden, ağza acı geliyor, bir şey tutarken kıpırdıyor, belli belirsiz sancıyor. Neyse, annesinin avucunda gizli ya, kimseler göremez. Azalan günün tarazlı uçları (yıpranmış, tutamaksız) darmadağın yayılmış göğe. Yaz, bu demekti biraz da o günlerde: el, annenin eli içinde, denizli akşam kokusu, kum, ıslak lokantalar, iskeleye giden yol. Sabah kalkılınca hava güneşli. Parmaklarının ucuna basa basa perdeyi açarsın. Muşamba soğuktur. Ahşap evin kapısındaki demir indirilir: Artık gelen gelsin. Mutfak penceresinden sarmaşık görünür. Mutfak bahçesi beyazdır, geceden kalma bilgiçliğini sürdürür, ceviz ağaçlarını salar. Bu temmuzu gözden kaçırmamalı, her ayrıntıyı bir yana çivilemeli. Şaşkın. Önce babanın tıraş suyu ısıtılacak. "Kırmızı ibriği oca...

Şairin 'görevi', şiirin 'işlevi'

Resim
Etkileyici bir şiirde, şairin sırlı kelimeler kullanarak okuyucuyu bir mengene misali kıstırıp yaşamdan soyutlayabilecek bu gücü nereden aldığı ve hangi kaynaklardan beslendiği tam bir muammadır. Ama şairin görevi biraz da bu değil midir aslında? Kelimeleri bizler gibi eline alması, fakat onlardan aklımızın ucundan bile geçmeyen yeni anlamlar çıkarması... Her bir dizeyle kelimelerin mevcut anlam yüküne daha farklı anlamlar, hatta daha da başka yan anlamlar yüklemesi... Ve kimi zaman bu kelimelerin artık şiirdeki yeni anlamlarıyla hayatımıza dahil olması... Şu ifadede sorun var elbette: "Şairin görevi".  Neredeyse yarı resmi bir söylem olan bu ifade, en başta şiirin aykırı ve anlamları yerinden uğratan yapısına ve de şairin doğasına aykırı. Bu durum olsa olsa okur için olabilir. Okurun şaire atfettiği ve her an yerinden edilmeye teşne bir görevlendirme. İşin esası, şiir kendi başına çoğunlukla şairinden de koparak başka görevler de üstlenebilecektir. Yine de ama, hayatı ve dün...

Devrim arkadaşlığı: Atatürk ve Beş Paşalar'ın yol ayrımı

Resim
Yazar Tamer Kaplan, Ocak 2025'te Başka Yerler Yayınları'ndan çıkacak 'Paşalar Atatürk'ü Neden Terk Etti?' kitabında, Kurtuluş Savaşı'nın önde gelen figürleri arasındaki gerilimleri ve az bilinen Beş Paşalar olayını çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Tamer Kaplan'ın kaleme aldığı  Paşalar Atatürk'ü Neden Terk Etti? , Kurtuluş Savaşı döneminden Cumhuriyet'in ilk yıllarına uzanan kritik olayları yeniden gözler önüne seriyor. Kaplan, tarihin tozlu sayfalarında gizlenen, ancak dönemin kaderini belirleyen detaylara odaklanarak okuru gerilim dolu bir siyasi hesaplaşmaya tanık ediyor. Kitapta, özellikle beş paşalar olayı ve Çerkez Ethem gibi tarihimizin dönüm noktalarına ilişkin pek dile getirilmeyen gerçekleri merceğe alan yazar, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki milli mücadelenin çeşitli safhalarında yaşanan fikir ayrılıklarını ve bu ayrılıkların nasıl "kopuşlara" yol açtığını anlatırken, okuru bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. Gerilim dolu...

Tefrika | Duvarlar ve Anılar

Resim
Sanatçıların öykülerini, anılarını, roman çalışmalarını ve kitaplaşmış eserlerini yayınlamaya başladığımız  Tefrika  köşemizin ilk konuğu,  ressam Bünyamin Pehlivan . Pehlivan; Nâzım Hikmet şiirlerinden Anadolu köylüsüne, toplumsal olaylardan gerçeküstü konulara değin geniş bir yelpazede ele aldığı resimlerinde kendine özgü yorumuyla ve şiire olan tutkusuyla biliniyor. Sanat çevrelerinde 'Mavinin Ressamı' olarak da anılan Bünyamin Pehlivan, anılarından derlediği birbirinden güzel yazılarını, bugünden itibaren  Başka Şeyler  için kaleme alıyor. Ressam Pehlivan'ın yüzünüzde buruk bir tebessüm bırakacak ilk öyküsü, "Kahrolsun Halı Soyanlar"...  Keyifli okumalar... TEFRİKA -1 "Kahrolsun Halı Soyanlar!" Duvar yazılarının bir ifade biçimi olarak yaşamımızda önemli bir yeri vardır. Geçtiğimiz günlerde Bodrum'da yaşayan 68 ve 78 kuşağı gençlerinin (bu kuşak hep genç kalacak), bir kahvaltıda ('Güneşin Sofrası') anılarımızı canlandırdığı bu görkemli bu...

Şairin 12'si: Abdülkadir Budak

Resim
Artık tüm şiirseverler biliyor ki şair Abdülkadir Budak, şiirimizin en güçlü "ses"lerinden birisi. Sadece kendine özgü imge ve sözcükleriyle değil, zekice kurgulanmış dizeleriyle ve geleneksel motifleri modern çizgiye taşımaktaki ustalığıyla da şiirimizin en önemli temsilcileri arasında. Geçmiş yıllarda arkadaşlarıyla birlikte Ozanca ve Hâkimiyet Sanat dergilerini çıkaran şair, en son 2000 yılında 12 sayı yayımlanan Şiir Odası 'nı yayıma hazırlamıştı. 2007'den bu yana da aylık şiir dergisi Sincan İstasyonu 'nu yayımlayan şairin bu köşede paylaştığı 12 sözcük, onun şiiri algılama biçimine ve imge dünyasına ışık tutmayı amaçlıyor. Bu sözcüklerle Abdülkadir Budak, okuyucuları hem bireysel bir yolculuğa, hem de toplumsal bir sorgulamaya davet ediyor.   1- Gül? Benim kimliğimdir, kıskanma Leylâ! 2- Dal? Sadece ağacın değil ormanın kaybı. 3- Orman? Yalnız ağaçların ortak adı mı? 4- Bahçe? Farklı renklerdeki kardeş çiçekler. 5- Kuş? Göğe uçarken bakmak. 6- Kar? E...

Alessandro Safina'dan İstanbul'da unutulmaz bir konser

Resim
Dünyaca ünlü İtalyan tenor Alessandro Safina, İstanbul'daki performansıyla sanatseverlere büyüleyici bir gece yaşattı. İstanbullu sanatseverleri büyüledi 15 Aralık 2024 akşamı  İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Oditoryumu ,  Alessandro Safina’nın  benzersiz yorumuyla yankılandı.  Klasik opera  ile  modern pop  müziği motiflerini buluşturan sanatçı, dinleyicilere unutulmaz bir gece yaşattı. Performansında  "Luna"  ve  "Dicitencello Vuie"  gibi sevilen eserlerini seslendiren Safina, güçlü vokali ve sahne enerjisiyle hayranlık uyandırdı. Dakikalarca ayakta alkışlandı Konser boyunca  sıcak diyaloglarıyla  da dikkat çeken Alessandro Safina, İstanbul'da gördüğü yoğun ilgiden dolayı mutluluğunu dile getirdi. Sahneye çıkışıyla başlayan alkışlar, konserin sonunda yerini dakikalarca süren  ayakta alkışa  bıraktı. Müziğin evrensel dili Müziğin evrensel bir dil olduğunu belirten Safina’nın bu özel gecede  klasik ve pop mü...

Şairin 12'si: Cevat Turan

Resim
Çoklu Yalnızlıklar adlı son kitabında şiir çizgisini biçemsel düzlemde koruyan ve tematik açıdan bir ölçüde önceki kitaplarını bütünleyen şair Cevat Turan'ın b u köşede paylaştığı 12 sözcük, onun şiiri algılama biçimine ve imge dünyasına ışık tutmayı amaçlıyor. Bu sözcüklerle Turan, okuyucuları hem bireysel bir yolculuğa, hem de toplumsal bir sorgulamaya davet ediyor.   1- Yoksun/luk? Hasret. 2- Yalnız/lık? Huzur, üşüme, kendini bulma, kalabalıkta kaybolma. 3- Var olmak? Nefes. 4- Duvar? Slogan. 5- Kan? Sıcaklık. 6- Tuz? Emek. 7- Kum? Dağılmak. 8- Unutuş? Unutamamak. 9- Toprak? Örtü, vefa, bereket, doğurganlık. 10- Arayış / Kayboluş? Döngü. 11- Yorgun/luk? Biriktirme. 12- Yarım? Nostalji. 'ŞAİRİN 12'Sİ KİTABI HAKKINDA Ayhan Şahin'in Şairin 12'si kitabı , Türk şiirinin üç kuşağından seçkin şairlerin dünyasına odaklanan yenilikçi bir eser. Üç bölümden oluşan kitapta, Şairin Evreni şairlerin şiir anlayışını ele alan söyleşiler...