Dark Story | Deneme

 

Uykusu alınıp yerine huzursuzluğun verildiği gecenin sabahında, başıboş kuşlar gibi gözlerimi dikmiş, sıkıntıdan bunalan gökyüzüne bakıyorum. Lime lime olmuş bulutlar, paçavralara benzeyen elbise gibi gökyüzünün ve güneşin mahremini örtüyorlar. Benim de çıplak hayatım var, sahte hayallerle örttüğüm.

İşe doğru yola çıkıyorum. Havada, güneşe öfke duyan tragedya hâkim. Birazdan güneş ve bulutlar arasında savaş çıkacakmış gibi. Kimsenin fark etmediği, yaşamla ölüm arasında verdiğim savaş gibi.

Öğleden sonra, bulutlar parça parça birleşerek, oluşturdukları komünlerle güneşe karşı verdikleri savaşta öne geçmişler.

Ne çok şeye karşı savaş vermiştim; tüm savaşlarım kayıplarla bitti. Kazandığımı zannettiğim sevinçler yaşadım ve çok geç de olsa her şeyi kaybettiğimi zamanla anladım.


İş çıkışı nerden geldiğini bilmediğim perişanlık yükü altında, ıslak, puslu ve karanlık sokaklardan geçerken yazdan kalma mutlu akşamüstleri geliyor aklıma. Eskiden mutluydum, çünkü pek düşünmezdim ve bu yüzden mutlu yürürdüm. Şimdi yürürken gölgeme bassam hayatım acıyor!

Belki düşünmeden yaşasaydım, hayat ne kadar çetin de olsa daha mutlu olabilirdim, tıpkı hayvanlar gibi. Görüyorum ki içinde hayvan barındıranlar daha mutlu.

Gece yavaş yavaş çökerken, daha bu hayat kaç kişinin kaderine, şehvetli bir kederle tecavüz edecek diye düşünüyorum. Oysa kimsenin umurunda değil. Tüm şehirde, bende var olmayan bir huzur hüküm sürüyor gibi.

Huzursuz olduğum için, kimsede var olmayan değerli bir hazineye sahipmişim gibi mazoşistçe zevk alıyorum.

Gerçek şu ki, kimsenin umurunda değilim, olması da gerekmiyor zaten. Yokluğumun hiçbir şeyin yokluğunu hissettirmiyorsa varlığımın ne anlamı kalıyor ki geriye. Hiçbir anlamı olmayan yarım kalmış hikâye gibiyim.

Gecenin bu saatinde başıboş köpekler gibi sokaklarda ne arıyorum? Kendimi aradığımı bile unutmuşum. Beni arayanın ben olduğumu bile unutmuşum oysa unutmam gereken ne varsa aklımdayken.

"Bu hayatta ne işin var, git evine geber!" diyorum kendime.

Şimdi karanlık odama çekilip, sigaramdan derin derin çekip, Peter Gundry veya Lucas King dinleyip yavaş yavaş delirmeliyim.

 

Yadi Dost


Yorumlar

  1. Yüreğine sağlık güzel dost

    YanıtlaSil
  2. Yüreğinize kaleminize sağlık sevgili Yadi dost🌼

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ekmek Kavgası / Orhan Kemal

El-Veda | Deneme

Sınırda | Deneme

Kadınları gururlandıran bir yazar, çarpıcı bir oyun

Bir şair gibi belki, ama bir ressam gibi değil | John Berger

Kadınlar ve toplumsal kalıplar | Deneme

'O an'ı yaşamak