Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yazarın Evi: Hakan Tahmaz

Resim
'Yazarın Evi'  köşemizde, siyaset ile edebiyat arasında derin bağlar kuran, kelimelerle yaşamı tanıklıklara dönüştüren  Hakan Tahmaz 'ı ağırlıyoruz. Tahmaz, kendi sözleriyle "evinin, yazı masasının ve hayatın karmaşasında bulduğu dinginliğin" izlerini sürerken, yazmanın birey ve toplum üzerindeki etkilerini bizlerle paylaşıyor. Hakan Tahmaz, yazmaya dair ilk deneyimlerini ve bu yolculukta karşılaştığı zorlukları anlatırken, okuyucuları hem İstanbul'un karmaşasından İzmir'in huzur dolu sokaklarına, hem de cezaevi gibi insanın kendisiyle yüzleştiği mekânlardan evin sıcak köşelerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Evde bir köşe, Karşıyaka'da bir pencere önü ya da oğlunun odasında onun vakitlerinden çalınan birkaç saat… Tahmaz'ın yazıya kattığı tüm duygular, yalnızca bir yazarın değil, aynı zamanda hepimizin sesine dönüşüyor. Yazının insan deneyiminden süzülen bir kaynak olduğuna dair çarpıcı bir bakış açısıyla sizleri baş başa bırakıyoruz. Pusulam, çağ...

Tefrika | Karton Kale

Resim
  Başka Şeyler 'in yeni köşesi 'Tefrika' , her hafta okuyucularımızı farklı bir dünyaya taşıyan hikâyeler, anılar ve roman parçalarıyla dopdolu bir okuma deneyimi sunuyor. Bu hafta, Mehmet Ferah 'ın, daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış romanından bir kesitle karşınızdayız. Yazarın "Karton Kale" adlı bu roman çalışması, yaşam mücadelesinin gölgesinde hayallerini ve umudunu yitirmemeye çalışan bir çocuğun etkileyici hikâyesini konu ediniyor. Mehmet Ferah'ın "Karton Kale" adlı romanından sunduğumuz bu ilk bölümü okurken, gerçeklerin içinde hayallere tutunan bu çocuğun hikâyesine kulak verin... Karton Kale | 1. Bölüm Hava kararmak üzereydi. Kâğıtları yüklediği el arabasının ağırlığı omzunu iyice acıtmaya başlamıştı. Çıkmaz sokağın sonundaki binanın önüne geldiğinde, işe yarar kartonların umduğundan daha fazla olduğunu görüp gülümsedi. Çöp varilinin yanındaki dağınık kartonları toplayıp arabaya yerleştirdi, kirden katılaşmış eldivenlerini çıkarıp aln...

Maskeli Balo

Resim
"Beni ben olduğum için sevebilecek insanlar varken, ben başkaları için değişmeye çalışmışım." Birkaç ay önce kurduğum bir cümleydi bu. Belki de hayata dair öğrendiğim en mükemmel derslerden biri. Bu dersi bu kadar geç öğrenmenin hafif burukluğunu da yaşıyorum açıkçası içimde. Gün içinde farklı maskelere bürünüyoruz ve bunu, sosyal hayatın gerekliliklerinden sayıp topluma uyum sağladığımızı düşünüyoruz. Yaptığımızda bir yanlış görmediğimiz gibi, bizim gibi olmayanlara da anlam veremiyoruz. Birbirimizi anlamak yerine bildiğimiz anlamlara yerleştirmek istiyoruz diğerlerini. Mutlu olan bir kadın kahkahalarını saklıyor belki de daha edepli durabilmek için. Kendini, kendi deyimiyle 'berbat' hisseden bir adam da ağlamıyor güçlü olduğunu gösterebilmek için. Kadın da rol yapıyor, adam da. Mükemmel bir tiyatro gösteriminde miyiz? Hayır, hiç de değil, hayatın içindeyiz. Üstelik bu rollere hepimiz büründük. Üstesinden gelebileceğimiz rollere büründüğümüz gibi, altında ezileceğimi...

Şairin 12'si: Haydar Ergülen

Resim
1991 yılından bu yana verilen Cemal Süreya Şiir Ödülü 'nü 2005 yılında, 'yayımlanmış kitap dalı'nda Haydar Ergülen'in Keder gibi ödünç 'ü almıştı. Geçmiş yıllarda Üç Çiçek ve Şiir Atı dergilerini yayıma hazırlayanlar arasında yer alan Haydar Ergülen'in bu köşede paylaştığı 12 sözcük , onun şiiri algılama biçimine ve imge dünyasına ışık tutmayı amaçlıyor. Bu sözcüklerle şair, okuyucuları hem bireysel bir yolculuğa, hem de toplumsal bir sorgulamaya davet ediyor. 1- Ahşap? Kadim ahbap. 2- Mavi? Çocuk atlas. 3- Yağmur? Sokağın kalbi. 4- Çocukanne? Nazlı Gül. 5- Tren? Heves ekspresi. 6- Yarı(m)? Erken veda. 7- Yaz? Yanlış güz. 8- Ev? İçimizdeki sokak. 9- Göz? Miyop şiir. 10- Mırıldanmak? Kelime kedisi. 11- Harf / Kelime / Cümle? Sevişme savaş! 12- Pul / Zarf / Mektup? Mısra-i berceste. 'ŞAİRİN 12'Sİ' KİTABI HAKKINDA Ayhan Şahin  imzasıyla yayımlanan  Şairin 12'si kitabı, Türk şiirinin üç kuşağı ndan seçkin şairlerin dünyasına odaklanan...

Tefrika | Bir yılbaşı hikâyesi

Resim
Ressam Bünyamin Pehlivan 'ın kısa öyküleri devam ediyor. İkinci öyküsü "Bir yılbaşı hikâyesi" ... Keyifli okumalar... Anlatacağım hikâye, yaşça kendisinden çok küçük bir kadınla, eşinden ayrılmış bir erkeğin ikilemi arasında yaşanan gerçek bir hikâyedir. Adı Zeynep'ti; aslında gerçek adı bu değilmiş, sonradan öğrendim. Bir reklam ajansında çalışıyor, akşamları da çalıştığı ofiste kalıyordu. Hayat dolu, alımlı, güzel bir kızdı. Sıkça uğrar, sohbet ederdik. Ailesinin isteği üzerine köyünden birisiyle nişanlanmış. Anadolu'da kız çocuklarını erken baş göz ederler ki, ergen olduğunda kimseyi beğenmez de evde kalır diye. Zeynep'i de erkenden nişanlamışlar işte. Ama onun hayalleri var; üniversite okumak, çalışmak, kendi ayakları üzerinde durmak gibi. "Olmuyor!" deyip 'yüksüğü' göndermiş, nişanı bozmuş. "Nişan bozan bir kız, artık köyde kalamaz," deyip kente gelmiş ve çalışmaya başlamış. Bazı akşamlar yanıma uğrar, anlatırdı; günlerden, hay...