Bir gün, bir yerde, bir zaman...
Şarkıların yetmediği,
Şarabın kâr etmediği bir gecede yazıyorum sana.
Bazen kelimeler yetmiyor.
İçinde ne varsa, olduğu gibi kalıyor.
Anlatılmadan. Sorulmadan. Cevap beklemeden.
Hiçbir şey seni benden eksiltmedi.
Ama hiçbir şey seni bana da getirmedi.
İçimde sustukça çoğaldın.
Sana anlatamadığım ne varsa,
Şimdi kelimelere dökülüyor.
Geçmişe değil,
Bugün hâlâ içimde yürüyen sana…
Bu bir sitem değil.
Bu bir isyan değil.
Bu sadece, bir kadının kendi kalbine fısıldadığı bir itiraf.
Çünkü bazen en derin konuşmalar,
hiç söylenmemiş olanlarda gizlidir.
Söyleyemediklerim var, sustuklarımın arasında.
Ve bazen, en çok konuşmak istediklerimizi,
en derin sessizliklere gömüyoruz.
Senin adın hiç gelmedi dudaklarıma belki,
Ama kalbimde bir yankı gibi hep vardın.
Kalbimin aynasıydın.
Ne zaman kendime baksam,
Sende kırılmış parçalarımı gördüm.
Sana hiç anlatamadım...
Sana baktığımda ne gördüğümü,
Sesini duyduğumda içimde neyin titrediğini,
Güldüğünde neden gözlerimi kaçırdığımı...
Ve sonra zaman geçti.
Bir gün,
Bir yerde,
Bir zaman...
Sadece göz göze gelmiş olsak,
Belki her şey başka olurdu.
Ama biz, hep bir adım geride durduk.
Sen bilmeden,
Ben ise çok şey bilip hiç söylemeden.
Ben seninle hiç konuşmadım belki,
Ama sana en çok sustum.
Ve o sustuğum yerde,
Sana en çok yakındım.
Aşk bazen başlamadan biter.
Ve o bitiş, yaşanmış bir vedadan daha çok yer eder insanda.
Çünkü ne olduğunu bilemeden gidersin...
Ne olduğun hâlâ kalbinde kalır.
Ve biliyor musun...
Çünkü bazı sevgiler söylenmeden de tamamlanır,
Bazı insanlar hiç dokunmadan da kalır insanda.
Ve ben seni sustuklarımda değil,
Satırlarımda yaşıyorum.
Dilek Kadıoğlu
Yorumlar
Yorum Gönder