Hüzün Hanım | Öykü

 

Terk edilmenin acısını derinden hissederken yaktığım bilmem kaçıncı sigaranın dumanı odanın içine yayılıyor. Gözlerim dolu, kirpiklerimse yorgun... Beni neden terk ettiklerini kirpiklerime soruyorum. Ama onlar, terk edilmeye alışmış gibi, sessizce sigaramın dumanıyla dans ediyor. Odanın köşesindeki radyodan ağulu bir şarkı yayılıyor etrafa. Hüzün, kırmızı rujlu, ince belli bir kadın bedenine bürünüp beni kucaklıyor. Kasvet ise sis gibi etrafımı sarıyor, Hüzün Hanım’ın soğuk ellerinden akıp bana ulaşıyor.

Sigaramı söndürüp ayağa kalkıyorum. Üstüm başım içki ve kusmuk kokuyor. Gömleğim buruşuk, üzerindeki lekeler bana, “Beni yıka!” diyor ama kulak asmıyorum. Hiçbir zaman sorumluluklarıma kulak vermem, hep hüzne sığınırım. Yatağın bir ucuna yığılır, sonu gelmeyen uykulara dalarım. Bu uykularda ilk aşkımla öpüşür, annemi öldürebilirim. Bu uykular, bilir misin kirpiklerim, bana gerçeğimi ve çaresizliğimi gösterir.

Şimdi yine yatağa uzanıyorum, gözlerimi tavana dikmiş o uykulardan birine dalmayı bekliyorum. Tavandan süzülen yağmur damlaları Hüzün Hanım’ın soğuk elleri gibi üzerime akıyor. Bir anda o ellerin boynumu sıktığını hissediyorum. “Hayır!” diye içimden bir çığlık kopuyor. Daha demin beni kucaklayan Hüzün Hanım, şimdi boğmaya mı çalışıyor? O ellerin tanıdık olması canımı daha çok acıtıyor. Hüzün Hanım’ın hediyesi olan kasvet, bu cinayeti kimsenin görmemesi için sis gibi etrafımı sarıyor. Gözlerim kararıyor, sadece o soğuk elleri boynumda hissediyorum.

Mücadele etmeyi düşünsem de hüzün Hanım beni çok iyi tanıyor. Hiçbir zaman mücadele etmedim, sorumluluklarıma kulak vermediğim gibi, yaşamak için de savaşmam.


Teslimiyet gösterdiğim o anda derin uykumdan uyanıyorum. Üstüm sırılsıklam olmuş... Belki terlemişimdir, belki de gerçekten yağmur damlalarıdır. Hüzün Hanım ve onun hediyesi kasvet gitmiş; beni öldürmeden çekip gitmişler.

Hayatımın en hazırlıksız ve haksız terk edilişini yaşıyorum, kırık yatağımda cenin pozisyonundayım, ilk defa uyumak istemiyorum.

Düşünüyorum da, bu bir cinayet miydi, yoksa kucağında ağladığın birinin seni intihara sürüklemesi mi?

Şevval Tuğçe Değirmenci

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ekmek Kavgası / Orhan Kemal

El-Veda | Deneme

Sınırda | Deneme

Kadınları gururlandıran bir yazar, çarpıcı bir oyun

Bir şair gibi belki, ama bir ressam gibi değil | John Berger

Kadınlar ve toplumsal kalıplar | Deneme

'O an'ı yaşamak