Tefrika | Bir yılbaşı hikâyesi
Ressam Bünyamin Pehlivan'ın kısa öyküleri devam ediyor. İkinci öyküsü "Bir yılbaşı hikâyesi"... Keyifli okumalar...
Anlatacağım hikâye, yaşça kendisinden çok küçük bir kadınla, eşinden ayrılmış bir erkeğin ikilemi arasında yaşanan gerçek bir hikâyedir.
Adı Zeynep'ti; aslında gerçek adı bu değilmiş, sonradan öğrendim. Bir reklam ajansında çalışıyor, akşamları da çalıştığı ofiste kalıyordu. Hayat dolu, alımlı, güzel bir kızdı. Sıkça uğrar, sohbet ederdik.
Ailesinin isteği üzerine köyünden birisiyle nişanlanmış. Anadolu'da kız çocuklarını erken baş göz ederler ki, ergen olduğunda kimseyi beğenmez de evde kalır diye. Zeynep'i de erkenden nişanlamışlar işte. Ama onun hayalleri var; üniversite okumak, çalışmak, kendi ayakları üzerinde durmak gibi.
"Olmuyor!" deyip 'yüksüğü' göndermiş, nişanı bozmuş. "Nişan bozan bir kız, artık köyde kalamaz," deyip kente gelmiş ve çalışmaya başlamış.
Bazı akşamlar yanıma uğrar, anlatırdı; günlerden, hayattan...
Gerçek olan şu ki, karşımda oturan, konuşan kadın Zeynep değil, ayrıldığım, çok sevdiğim ve âşık olmama karşın ayrılmak zorunda kaldığım eşimdi.
Bir defasında, "Akşam değirmenlere yürüdük, ayakkabımı çıkardım, yalınayak gezdim," diye anlattı. Çok mutlu olmuştu, kaygısız, özgür yaşamak ruhunda vardı.
Bir gün geldi ve "Erkek arkadaşım var, bir süreliğine işi bırakıp onunla Karadeniz'e gideceğiz," dedi.
Yaklaşık bir ay kadar görünmedi. Bir akşam geldi, mutsuz görünüyordu, "Buralardan gitmeyi düşünüyorum," dedi.
On dokuz yıl önceydi. Soğuk ve yağışlı bir aralık akşamıydı.
Şiddetli yağmur suları çatlak tavan arasından damlıyor; yerleri ıslatmasın diye bir plastik kova koymuştum zemine.
Rakı içiyorum. Cama vurulduğunu duyunca baktım, Zeynep.
Kapıyı açıp, "Gel," dedim. Kendine bir bardak rakı koydu.
"Hayrola, sıkıntılı görünüyorsun," dedim.
"Gidiyorum," dedi, "İstanbul'a."
"Ne yapacaksın İstanbul'da, iş mi buldun?"
"Yok ama gitmem gerek, bir daha dönmemek üzere," diye yanıtladı beni.
"Şurada yılbaşına iki gün kaldı, yılbaşından sonra git, tekrar dönersin," dedim.
"Ben," dedi, elimi ellerinin içine alarak, "başımı omzuna koyacağım bir insan istiyorum, başka hiçbir şey değil."
Bana karşı duygularını hissediyordum ama mantığım ve yapım izin vermiyordu.
"Benim kendime hayrım yok. Yirmi sekiz yaşındasın, gençliğin ve hayallerin var," dedim.
Son sözü "ben gidersem, bir daha dönmem"di.
Gitti ve dönmedi.
20.12.2024
Bünyamin Pehlivan
Yorumlar
Yorum Gönder