20 Ağustos 2015 Perşembe

Ali El Cellavi'yle kısa bir konuşma

El Cellavi; şiir, Bahailik, kadın sorunu, Arap Baharı ve Suriye’deki gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı.


Modern Arap şiiri denilince Türkiye’de ilk akla gelen şairlerden biri Adonis’tir. Sizin aklınıza gelen isimler kimlerdir?
Benim şiir tecrübem, cahiliye döneminin muallakatları (İslam öncesi dönemde şiirleri Kâbe duvarına asılan şairler), Emevi ve Abbasi şairlerinin katkılarıyla oluşmuştur. Modern şairlerden Mahmud Derviş, Bedir Şakir Sayyab, Nizar Kabbani, Bulend Alhaidary ve Muzaffer Al Navab gibi birçok isim mevcut; bu kişilerin birikimlerinden hem zevk alıp hem yararlanmak mümkün. Bu (zevk ve birikimlerinden yararlanma işi) coğrafyaları aşan bir şeydir.

Bahai dini hakkında ne düşünüyorsunuz? Nasıl yorumluyorsunuz?
Bahailik, yaklaşık 170 seneden beri süregelen güzel bir din. Kendisi hakkında bir yorumum yok, diğer din ve inançlara ne kadar yakınsam, ona da o kadar yakınım. Bu insan ihtiyaçlarının bir sonucu.

“Rabiatül Adeviyye” adında bir şiiriniz var. Arap dünyasındaki kadın sorununa ilişkin neler düşünüyorsunuz?
Dünyadaki kadın hareketi diğer ülkeleri de içine alarak kendine bir mekân yaratmaya devam ediyor. Suudi Arabistan gibi geri kalmış ülkelerdeyse, kadınlara ehliyet verilmemesi, kimlik kartlarına resim koymanın yasaklanması gibi benzeri durumlar var. Ben bu tür sistemlerin de devam edemeyeceğini ve hayatın seyri içinde gelişeceklerini umuyorum.

Suriye’deki olaylar ve ‘Arap Baharı’ denilen gelişmelerle ilgili fikriniz nedir?

Ben dünyadaki bütün özgürlük hareketlerinin yanındayım. Modern ülkeler için, insan haklarından doğan, vatandaşlık olgusunun temelindeki ‘eşitlik’ ilkesini savunan bir çağrıdır bu. Ancak yine de radikal hareketi desteklemiyorum, gerekçesi/sebebi ne olursa olsun, yapılan şiddetten nefret ediyorum.



ALİ EL CELLAVİ

Bahreynli şair, araştırmacı ve yazar Ali El Cellavi, 1975’te Manama’da dünyaya geldi. İlk dönem şiirlerinde politik konuları işlerken, daha sonra felsefi ve insan odaklı şiirler yazmaya yöneldi. En çok bilinen şiiri, Sümer mitolojisi, Tevrat, İncil ve Kur’an’ın da alt metinler olarak kullanıldığı “Dilmuniyât” adlı uzun şiiridir.

Bahreyn’deki politik rejimi eleştiren şiirleri yüzünden 17 yaşındayken tutuklandı. 20-23 yaşları arasını cezaevinde geçirdi. ‘İnsan anılarının yavaşça ölümü’ olarak tanımladığı cezaevini okul olarak kullandı. Orada yaşadıklarını, anı-roman biçiminde yazdığı Allah, Saat Ondan Sonra adıyla kitaplaştırdı.

Bahreyn Şair-Yazarlar Birliği Başkanlığı da yapan El Cellavi, başta Arap dünyası olmak üzere, çeşitli ülkelerde düzenlenen edebi festivallerde şiirlerini sundu. 2008 yılında, 2. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri kapsamında Türkiye’yi de ziyaret etti.

Bahreyn’de yaşayan yerel topluluklar ve azınlıklar üzerine çalışmalar yürüten bir araştırma merkezinin yöneticiliğini yaptı. Bahreyn Yahudileri ve Bahailik dini üzerine iki incelemesi yayımlandı.

Din, cinsellik, siyaset gibi ‘dokunulmaz’ alanlarda yazdığı şiirlerle genç yaşta Bahreyn edebiyatında kendine yer edindi. Şiirleri birçok dile çevrilen El Cellavi’nin edebi günlükleri ve akademik kitapları da yayımlandı.

“Ülkemde kanatlarım vardı, ama kafesin içindeydim.” diyen El Cellavi, 2011 Nisan’ında ülkesinden ayrıldı. Şimdi Almanya’da yaşıyor. ‘Bir gün geri dönme umuduyla, Arap dünyasında eşitlik, özgürlük ve adaletin tesis edileceğine’ dair inancını da koruduğunu belirtiyor.


Hazırlayanlar:
Fatih Mutlu & Ozan Han Turakine


* Bu sayfa, 2012 yılında Mesai Sanat gazetesi için hazırlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder