16 Ağustos 2015 Pazar

Sinema

Bi abimiz vardı, astsubaydı; sivil hayatta tanışmıştık ve biz onu yüzbaşı sanırdık.
Ordudan atılmış biriydi. Sırf bu nedenden dolayı gözümüzde efsaneydi.
Sanıyorduk ki ordu içinde bir haksızlığa başkaldırmış da bu yüzden atılmış.
Öyle olmalıydı. Çünkü adam normal değildi. Dolandırıcıydı.

‘Ordudan niye atıldın?’ sorusu ona sürekli olarak sorulan bir soruydu. Hiç cevap vermeden geçiştirirdi soruyu.
Bi’ gün, sinir bozucu bi’ arkadaş, sırf dalga olsun diye, pis pis sırıtarak dedi ki: “Abi sen niye atılmıştın ordudan?”
Artık burasına gelmiş olmalı ki, bağıra bağıra şöyle yanıt verdi: “Hırsızdım oğlum! Çalıyordum! Ordunun inşaat malzemelerini çalıp başkalarına satıyordum!”
E nooldu sanki! Gözümüzden mi düştü?
Değil tabii ki! Dedim ya, adam dolandırıcıydı.
Ve elini çenesine dayayıp dalgın dalgın konuşurdu; “Sinema,” derdi, “sinema!”
O vakitler on bir yaşlarında bir kızı vardı. “Onu var ya,” derdi, “interneyşınıl dolandırıcı yapacağım!”

Aradan çok uzun zaman geçti. Astsubayın ölüp ölmediğini merak bile etmiyorum.
‘İnterneyşınıl dolandırıcı’ yapacağını söylediği o küçük kızını merak ediyorum.
Sinemayı...

deneyenil




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder