ŞAİR ERSUN ÇIPLAK, KENT ALGISINI YAZDI
Hemen hiçbir yere kendimi ait hissetmedim; İstanbul’dan hemen her zaman korktum. Yaşadığım süredeyse sunduğu olanakları hızlı tüketmek zorunda olmaktan ya da ne bileyim bir sergiyi hazmedemeden başkasına gitmek zorunda kalmaktan neredeyse kusacak duruma geldim. Bir başkası beş günden sonra sıktı.
Birçok şehri düşündüm, ne yazık ki kaderim gereği doğduğum kentten daha uygununu bulamadım kendime. Düşündüm; çünkü kısa süreler haricinde başka bir şehirde yaşamadım. Yalnızca dokuz buçuk ay Değirmendere-Gölcük-İzmit; bir ay Samsun; yirmi gün İstanbul. Kaldığım sürede oralara ait hissedemediğim için Adana dışında başka bir şehirde yaşamadım sayılır.
Evden kolay kolay çıkmam. Mecburen okul ve üniversite... Fırsat buldukça, sahibini sevdiğim (İsmail Karahan) bir kitapçıya giderim (Karahan Kitabevi). Sinemaları, gitme ihtimalim olduğu halde filmlere bakıp burun kıvırdığım için seviyorum.
Hava müsait olunca -ki Adana’da hava genellikle müsait- göl kıyısında, ama elden ayaktan uzak yerlerinde bir şeyler içmeyi severim. Alkollü tercihimdir. Müsait olmadığı zaman da ucuz bir ocakbaşı, canım tahin salatası istediğinde. Bunun dışında, çoğunlukla mecburen çıkıyorum sokağa.
Hemen hiçbir yere kendimi ait hissetmedim; İstanbul’dan hemen her zaman korktum. Yaşadığım süredeyse sunduğu olanakları hızlı tüketmek zorunda olmaktan ya da ne bileyim bir sergiyi hazmedemeden başkasına gitmek zorunda kalmaktan neredeyse kusacak duruma geldim. Bir başkası beş günden sonra sıktı.
İzmir’e, rüyalarıma girme gereği duyan tek şehir olma lütfunda bulunduğu için minnettarım.
Hülasa; şehirleri kısa süreliğine gezmek, hatta mümkünse kitaptan okuyup sadece orayı görme arzusu duymak ama gitmemek daha çok hoşuma gidiyor. Her ne kadar dışarı çok çıkmasam da arabaya atlayıp yarım saatte denizi, bir saatte yaylayı görme fırsatım olduğu bir şehirde doğmuş ve yaşıyor olmak; başka ne isteyebilirdim ki senden. Teşekkürler Allahım.
Ersun Çıplak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder