4 Ağustos 2012 Cumartesi

Seçmek üzerine bireysel bir manifesto!


Herkes bir şeyleri seçer. Çünkü seçmek var olmaktır. İnsanın ne'liğini ele veren en yüce eylemlerden biridir. Esas olarak tümüyle kişisel bir özelliğe sahiptir; bence sıkça vurgulanan ‘özgürlük’ kavramından çok, birey kavramıyla ilişkilidir. O yüzden ben de burada kendi bireysel seçimlerimi vurgulamayı bir borç bilirim. Aslında bütün bunlar (yani aşağıdakiler) güzel günleri bize taşıyabilecek ütopik fikirlerdir sadece. Yoksa -maalesef- hayatta karşılığı yoktur.

Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak istiyorsak yapılması gerekenler:

1- Aksanlı konuşan bütün beden eğitimi hocaları tasfiye edilmelidir. Çünkü bunların çoğu köylü kurnazlığına sahiptir; hayatta bir şey olamamanın acısını, öğretmen olma erkini sonuna kadar kullanarak gidermeye çalışırlar. Bütün şehirlerin plaka numaralarını ezbere bilmek ve bulmaca çözme seviyesinde kültürel birikime sahip olmak gibi lüzumsuz faaliyetleri vardır. İlgisi olmayan öğrencilere voleybol kurallarını anlatır ve bu konulardan yazılı yaparlar; kızları askeri sıra olma, uygun adım vs. gibi meselelerle boğarlar.
 
2- Halk Bankası’nda çalışan ve banko arkasında örgü ören teyzeyle onun yanındaki bıyıklı ve sürekli çay içen amca... Bunların ikisi sürekli olarak muhabbet etmektedir. İşimizi görmek üzere bankaya gittiğimizde yüzümüze bir süre garip garip bakarlar ve bireysel işlerine bir süre ara verdiklerinde kendilerine minnettar olmamız gerekiyor gibi bir havaya girerler.
Hızla tasfiye edilmelidirler.


3- Esnaf olacaklara birtakım şartlar getirilmelidir. (Dikkat edilirse sert bir şekilde tasfiye edilmeleri gerektiğini öngörmüyorum.) Onları çok sayıda sınavdan geçirmek gerekir: İnsan olmak, insanları kazıklamamak, bulunulan dükkân dışında da bir hayatın var olduğunu algılamak, sürekli işlerin kötü gittiğini söylememek, şükretmeyi bilmek; insanlara bir ticari nesne olarak yaklaşmamak en başta öğretilmesi gereken şeylerdir. Mevcut esnafların tümü toplanıp, içlerinden bu özelliklere vakıf kişiler ayıklanarak kalanları bir kampa yerleştirilmeli ve orada kendilerine müşteri muamelesi yapılmalıdır. Budur.

4- Geçme notu 50 iken 45, 46, 47, 48 ya da 49 ile öğrenciyi bırakan üniversite hocaları... Bu tip insanlar, hayatları boyunca kompleksli yaşamışlardır. Bu hocalara laf anlatmak pek mümkün değildir. Öğrenciyi ahmak yerine koyanından tutun da, kendi dersinde tek tek yoklama alan profesörlere varıncaya kadar çeşitli tuhaf davranışlılarına rastlamak mümkündür. Bunlara verilecek cezayı YÖK’e havale ediyoruz!

5- Malumatfuruşlar.

6- İşgüzarlar.

7- Ve diğerleri...

Yavuz Türk’ün ‘bireysel manifestosu’nun yeni bölümlerini, önümüzdeki günlerde okuyabilirsiniz.


1 yorum:

  1. tasfiye edilecek o kadar çok insan var ki, gerçekleşseydi, sen, ben, bizim oğlan kalırdık.

    YanıtlaSil