2 Ağustos 2012 Perşembe

"Suçumuz çok ağırmış meğer!" [Kent ve Sakinleri]

Türkiye Sakatlar Derneği üyesi Mahmut Kement kent algısını anlatıyor!


Kent bir kültürdür. Kentte yaşayan insanlar eğer kendilerini rahat, doğal alanlarında hissediyorlarsa, stres yaşamıyorlarsa mutlu olurlar. Biz kendimizi öyle hissetmiyoruz. Bugün bunu protesto etmek için buradayız. Çünkü bize karşı bir ihanet sözkonusu. Bizim yaşam alanlarına çıkmamızın, hayatla buluşmamızın önünde engeller var. Bu engelleri kaldırmak durumunda olan iktidar, yedi yıl önce bir yasayla bize bir söz verdi: “Yedi yıl sonra engelleriniz kaldırılacak. Yedi yıl sonra sizi daha yaşanılabilir bir kentle buluşturacağız.” dedi. Ama bugün bizi kandırdıklarını görüyoruz. Bir hafta içinde bir oyun oynadılar ve bizi evlerimize hapsetmeye devam ettiler. Suçumuz çok ağırmış meğer.

Bakın, tüm bu düzenin devam edebilmesi için toplumun örgütsüz olması gerekiyor ve bu amaçla tüm toplum kesimleri çok örgütsüz bırakıldı. Asgari düzeyde örgütlenebilen kesimlere de şiddetli saldırılar yıllardır devam ediyor ve bugün gelinen noktada toplum, atomlarına ayrışmış durumda. Şu anda burada yüzlerce engelli, hakları için mücadele ediyor olmalıydı. Fakat insanlar öyle bir korkuyla sindirilmiş durumda ki, örgütlü mücadeleden öyle koparılmış halde ki, en temel haklarına saldırı olduğu halde meydanlarda yoklar. Olamıyorlar, çünkü bu bir cesaret işi. Kurumlar, adlarıyla meydanlarda olmaya cesaret edemiyorlar. Bu anlamda Türkiye Sakatlar Derneği’ni tebrik etmek lazım. Meydanlardaki tek kurum olarak onlar kaldı. Bugün çok daha güçlü bir tepki vermemiz gerekirken çok az kişi varız burada belki, fakat bu bile bizim için çok fazla. Çok anlamlı bir birliktelik var burada ve bunu geliştirmek gerekiyor.

Kent, aynı zamanda örgütlü insanların olduğu bir yaşam alanı olmasıyla da anlamlıdır. Ne var ki on beş-yirmi milyonluk İstanbul’da haklarına örgütlü şekilde sahip çıkan, onurlu, özgür ve vakur yaşayan insan sayısı çok az.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder